2.şiir kitabı-gülname
GÜLNAME
Ferhat AĞAOĞLU
İSTANBUL/Eylül-2010
2.kitap
ŞİİRLER...
Yaşamın her anında, her kesitinde yaşanan duyguların satırlarda yerlerini almasıdır şiirler.
Bazen ulaşılması zor bir sevgiyi anlatır, bazen hasretin dayanılmazlığını ve bazen de mutlu, sevinçli anları...
Özlem duyduğumuzun peşi sıra karalanan şiirler, Yarınların ışığını yakan şiirler. Karamsarlıklarla, hüzünle, sevgiyle ve umutla yıkanan şiirler...
Hepsi bizim, Yaşanası bir ömrün anlatımı şiirler...
Acı veya mutlu, Ama mutlaka var olsunlar...
Şiirler tükenmesin...
F.AĞAOĞLU
RAYLARIN GÜRÜLTÜSÜ
Altımda rayların gürültüsü,
İçimde boş vagonlar dizilmiş art arda,
Yolculuk var olduğun şehirlere…
Kapılar kapandı ve bir düdük sesi,
Ağır ağır hızlanıyor tekerlekler,
Uzaklara takılıyor geceyi delen bakışlarım,
Ağaçlar kirpiklerin, karanlık gözlerin oluyor,
Bir evin dumanı tütüyor saç kıvrımlarınca,
Yağmur ıslatıyor sabahı alaca renklerde,
Geceden sıyrılıyor gün her tünelden çıkışta…
Camda tutunamayan damlalar
Birbiri ardına süzülüyor nöbetteki yaşlar gibi,
Günün ilk ışıkları yıkanıyor tepelerde,
Siyahların grilere hasreti biterken
Renkler saf tutuyor düşler sahnesinde,
Kuşkanatlarında yitik umutlarım,
Ve rüzgârda sen, uzaklaşıyorsunuz
Gitgide küçülen noktalar gibi ufukta...
Telaşsız yol alıyor vagonlar şafakta
Yıkanmış yarınlara varmak için,
Her istasyon yolcusuz, ıssız, sessiz…
Varmak istediği yer yok artık trenin,
Gürültüsü azalmakta gitgide çaresiz,
Biliyor taşıdığı kaygıların ağırlığını,
Kimsesiz yolların ürküten sağırlığını,
Bu seferin son olduğunu biliyor…
Hayaline esir bir gece daha varırken güne,
Beklenen gelmedi, beklendiğini bilmedi,
Yolcu inmedi son durakta, kimse görmedi o’nu,
Belki de hiç binmedi…
Ferhat AĞAOĞLU
YAĞMURLA GEL..
Gözlerim akıp gitti gecelerin içinde
Yanağımdan süzülen tanelerin peşi sıra
Ufuk yakın, mesafeler kısaydı düşüncelerde
Islanmak güzeldi yolunu beklerken
Yağmur yüklü bir bulutun altında…
Zamanın kanatları sardı yalnızlığımı
Yağmur tanelerine yükledim özlemlerimi
Olmayacağın günleri karşıladım
Yalnız akşamlarda hüzün biriktirdim
Karaladığım satırlarda seni aradım
Dönüşünü bekleyen şarkılar dinledim,
Yarım şiirler döküldü cebimden
Oradasın biliyorum, döneceksin bir sabah
Günün ilk ışıkları ile geleceksin
Yeni günlerim, umutlarım olacaksın
Açacaksın içimde beyaz, pembe, kırmızı
Ve biliyorum, yalnız bende solacaksın…
Ferhat AĞAOĞLU
DÜN AKŞAMÜSTÜ
Sokağından geçtim dün akşamüstü,
Panjurların açıktı ardına kadar,
Perdelerin savruluyordu rüzgârda
Kırmızı sardunyalara doğru...
Kapı içinde tanıdık gölgeler,
Ellerinin dokunduğu her yer,
Huzuru hapseden bir suskunlukta
Senden gelen nağmeler…
Karalanmış pencere kirlerinde
Adımı yazdın belki, kim bilir?
Beni sevmeni düşlediğim şiirlerde
Sadece gülümsedin kayıtsızca…
Yalnızlıkla dans ederken korkularım,
Duvarlarına renkli ışıklar boyadım,
Dudaklarında kırmızılara dokundum,
Gözlerinde üzüm tanelerini tattım,
Geceye inat siyahlar çaldım saçlarına,
Yeni şiirler doldurdum ceplerime
Ayrılıkla bezenmiş sözcüklerden…
Ansızın karşıma çıkar demiştim,
Ağır ağır yürümüştüm aslında,
Son adımlarımda sokak bitti
Sen de bittin gül kokulu akşamlarda
Son bir kez dönüp baktım…
Üzgündü şair’in kalbi
Sokağından geçtim dün akşamüstü
Pencerede değildin, her zamanki gibi…
Ferhat AĞAOĞLU
HÜZÜN...
Gün ışığı değmemiş sevdaları,
Yitip gitmiş satırları biriktirdim
Benim diyemediğim bakışlara…
Duygular besledim kendimce,
Yalnızlığı doladım boynuma,
Dar zamanlarda sen diye…
Yorgundu dinlediğim şarkılar,
Solgundu saklı bahçem,
Siyahtı gölgeler alabildiğince,
Umudun direkleri kırılmıştı,
Paramparçaydı yelkenleri,
Rüzgârsız ufuklara sığındım,
Gidecek bir yer yoktu artık,
Işıkların hepsi bir bir söndü içimde…
Mavi kuşun kanatları yorgundu,
Kaderin getirdiklerine kırgındı,
Uçamıyordu o uzak şehirlere
Telaşlı bulutlarla yarışarak…
Günün rengi biterken gözlerinde,
Bir boşluk başladı sen diye,
Ellerim üşüdü yokluğunda,
Bir hicaz sardı yaralarımı,
Bitmeyecek bir hüzün aldı
Yaşamak istemediğim yarınlarımı…
Ferhat AĞAOĞLU
ORADA OLDUĞUNU BİLMEK...
Orada olduğunu bilmek ne güzel,
Şiirlerde buluşmak sıcacık bir duygu ile
Hatırlanmak sevgi dolu satırlarda,
Gözlerdeki ışığı yakalamak sanatçı ruhuyla,
Yüreğin atışlarındaki sese kulak vermek,
Uzanan ellere el uzatabilmek coşku ile
Orada olduğunu bilmek ne güzel…
Bakışlarını düşünerek güne başlamak,
Yarın yine olacağını bilmek sohbetlerde,
Resimler çizmek yüzündeki ışıkla aydınlanan,
Şiirler yazmak sözcüklerin yetersiz kaldığı,
Orada olduğunu bilmek ne güzel…
Kapılarımı açmak sonuna kadar,
Penceremden giren rüzgârda aramak esintini,
Her sese sen diye yönelmek,
Şarkılara dalmak hasret adına,
Su vermek birlikte sardunyalara,
Kırmızıları seyretmek dudaklarında,
Her gün batımı düşünmek sevinçle,
Hayallerin seninle dolacağını düşünmek,
Ne güzel, ne güzel orada olduğunu bilmek…
Ferhat AĞAOĞLU
GÜN SUYA VARDI
Gün suya vardı; sarı, kızıl harelerle,
Bir kadının siyahlarına yolcuydu gece…
Yürek konuştu sadece sessizliğin içinde,
Rüzgâr, bir gülün kokusunu getirdi uzaklardan,
Alevi titredi derinlerde yanan bir mumun,
Ermediğim uzaklarda sevdiğim bir şarkı çaldı
İçimde duymadığım sesin yankılandı…
Ter içinde uyandım defalarca uykudan,
Yazdıklarıma sığındım sabaha varırken,
Gün sökerken sensiz demir aldım,
Karanlığı delen bakışların aydınlattı yolumu,
Işıksız günlerimde sendin gölgem,
Belki bir gün uğrar, sığınırım limanına,
Yelkenlerimde sevgi, direklerimde özlem…
Ferhat AĞAOĞLU
ÇIKMAZ SOKAKLAR..
Sessizlik geziyor çıkmaz sokaklarımda,
Kolumda yalnızlık, cebimde ayrılıklar…
Kimsesiz pencerelerim hüzünle örtülmüş,
Gözlerde fer kalmamış, kurumuş dudaklar,
Bir kedi takılıyor bakışlarımdaki çaresizliğe,
Sensizliğe sığındığımı o da biliyor,
Sıcaklık ve sevgi bekliyor gözlerimden,
Ellerime dokunuyor gri parlak tüyleri
Dayanmalısın diyen bir mırıldanma ile…
Sonra, bir rüzgâr esiyor senden doğru,
Yüzüme değiyor uzun siyah saçların,
Akşamı saran serinliklere karışıyor kokun,
Biliyorum, gelmeyeceksin rüyalarıma,
Sohbetler öksüz kalacak gecelerde,
Şiirlerde dokunacağım melek kanatlarına,
Her satıra, her sözcüğe yokluğun sinecek,
Değer miydi diye soracağız kendimize,
Bu ayrılık her gün daha da çok üzecek,
Güzeldi diyeceğiz o günleri andığımızda…
Her gece içimiz burkulacak, beklenen gelmeyecek,
Paylaştıklarımız bizi üzecek her baktığımızda…
Ferhat AĞAOĞLU
SİYAH KARANFİL...
Yaz sonuydu sanırım,
Bir çift üzüm göz düştü satırlarıma...
Simsiyah bir çiçek gibi,
Saklı bahçemde açan bir özlemdi,
Griler vardı alımlı yapraklarında
Siyahlarla yazgıyı paylaşan,
Hayata gülen bir karanfil’di tanıdığım
Siyah, narin bir karanfil…
Biten bir günün akşamında tanıdım onu,
Güzellikler çoktu anılarında,
Bakışlarını kaçırıyordu konuşurken,
Dudaklarında dans eden mutluluklar,
Ellerinde sevgi nöbetteydi…
Gün oldu, dertleştik uzaklardan, yakınmış gibi,
Gün oldu, sevgiden söz ettik şiirlerde,
Resimlerle renklendirdik puslu geceleri,
Güzel günlere olan hasreti anlattık kadere,
Belki, bir mum yakar diye yalnız günlere...
Yol uzun, yol soğuk ve zor karanfilim,
Tek başına ve umarsız değilsin,
Bir adım kadar yakın uzattığım elim...
Yaşanmamış mutluluklara inat,
Dök gitsin cebindeki kirli ayrılıkları,
Karanlık köşelerde kalan geçmişini unut,
Umut çiçekleri açacak yüreğinde,
Bir bebeğin gözyaşlarında başlayacak gelecek
Çığlık çığlığa ve yeşerecek bir filizde
Çiçeklenmenin coşkusuyla yeniden...
Her şey, daha bir güzel olacak inan,
Sevgiyi yapraklarında hissedeceksin,
Siyahlar grilerle dans edecek özgürce,
Ve sen güzel karanfilim, seveceksin, hem de çok,
Seveceksin gönlünce...
Ferhat AĞAOĞLU
DAR ZAMANLAR
Akşam suları yaklaşınca,
Dar zamanlar uçuşur içimde
Yürekteki kuşkanatları gibi…
Bitmeyen bir bekleyiştir her gece,
Adın geçer tundaki bahçelerde,
Bir telaş yaşanır geleceksin diye,
Zaman yoluna doğru akar
Ve gökyüzü bir kandil daha yakar…
Küçük bir ışık yanmasa içimde,
Umutlarım tükense, sen de biterdin,
Olmasan olmazdı yarınların sevinci,
Orada olduğunu bilmenin huzuru…
Yaşanası güzellikler olmazdı düşlerimde,
Siyahlar beni, ben siyahları sevmezdim,
Tutulurcasına karaladığım şiirlerde…
Saatler sevgiyi çaldığında renkler susar,
Gözlerim gözlerine kavuşur, mühürlenir,
Sen olurum içimde akan nehirlerde…
Ferhat AĞAOĞLU
İÇİLMEMİŞ BARDAKLAR…..
Son kuşlar da gidiyor ardınca,
Vakit, unutulmuş bir bahçede gezinmekte,
İçilmemiş bardaklar dudaklara hasret,
Beyaz kâğıtlarda gözyaşı damlaları,
Yaşanmamış bir ömrün izleri gibi…
Mızrabın dokunduğu her telin inleyişi
Kapanan kapıların ardında kaybolurken,
Hüzne mahkûm bir gece daha yok olmakta,
Şiirlerin uzayan hasret delisi satırla
Yanan mumlarda yüzünün gülümsemesi,
Cam önlerinde karanfillerin çırpınış
Dökülen sarı yaprakların bitmeyen valsı,
Gözlerime perde oluyor sen giderken…
Git artık, bu son şafak ışımaya çalışan,
Esintini de al götür güne varırken sabah,
Kalmasın ellerimde uçmamış güvercinler,
Özgür bir ruha doğru kanatlansın
Işıklar saçılsın ak gri kanatlarından,
Dilekler kalsın sadece yarınlara hasret
Ve kaybolsun ne varsa yaşadıklarımdan…
Ferhat AĞAOĞLU
GÜL ve TUN…
Bir tun var yüreğimde
Yıllar boyu nadasta
Sevgisiz ve kimsesiz
Bomboştu gizli bahçe…
Bir gül açtı bu sonbahar
Gizlediğim topraklarda…
Çekingen ve ürkekti bakışları,
Kan kırmızı, narin ve alımlıydı…
Yapraklarında çiğ taneleri,
Dallarında özlediğim sevgiler,
Kokusunda aşk vardı…
Günler onunla doldu,
Hasreti paylaştık gecelerde,
Şiirler söyledik dost dilinden,
Üzüldük ve sevindik satırlarda…
Bir şarkı çaldı sözleri bizim olan
Rüzgâra verdik nağmeleri…
Gül, huzurluydu yaşadıklarından
Gül, mutluydu gizli yerinden
Sevgi ile sarmalanmıştı en güzelinden…
Gelecek günler için umut doluydu
Yeni goncalar vardı düşlerinde
Yarınlara kök salmalıydı içimde
Şimdi hala orada, o saklı bahçede
Salınarak gezinir gölgelerde…
Ferhat AĞAOĞLU
YALNIZLIĞIN DİLİ
Yalnızlığın dilinden düşmeyen bir bahçede
Her köşede çığlık çığlığa sensizliğim
Her gün kaybedip yeniden bulduğum
Bir siteminle mutlu olduğum zamanlar…
Aklımda çılgınca koşan, uçuşan düşünceler
Beni saran, hiç bırakmayan sensizliğin tülü
Akşamların acımasızlığı satırlarda sürüp giden
Her sözcüğe sinen ya yoksan korkusu…
Yarınlarda sen olmalısın, aldığım her nefeste
Seninle su vermeliyim kırmızı karanfillere
Birlikte dalmalıyız bitmeyen rüyalara
Resimlerde ışıklı renkler, şiirlerde esin olmalısın
Sevgi ile konmalı başım dizlerine
Bir dokunuşunla güller tutuşmalı içimde
Varmalıyım sabahlara siyah gözlerinde…
Ferhat AĞAOĞLU
KUŞKANATLARI
Bir kuşun kanatlarındayım,
Gece boyu süren uçuşlarda…
Sana varmak için bu yolculuk,
Özlemi ellerinde dindirmek,
Gözlerinde aşkı bulmak için…
Siyahlar içinde korkmuyorum,
Yolumu aydınlatıyor bakışların,
Saçlarını okşuyorum bulutlarda,
Yağmuru dinliyorum sen diye…
Bir bir sönerken ışıkları evlerin,
Tülü çözülüyor eski günün,
Şimdi siyahlar renklere koşmakta,
Yorgun gece güne kavuşmakta…
Gölgeler ışıklara teslim olurken,
Güneş doğuyor tüm ihtişamı ile
Kanat çırpışları yavaşlıyor kuşun,
Sana vardığımı biliyor bu uçuşta…
Yüzünde mutlu bir gülümseme,
Küçük yüreğinde beyaz bir ışık
Ve bir kapı beliriyor önünde…
Gitmeliyim diye düşünüyor sessizce,
Düş de olsa mutlu olduğumu biliyor,
Kimseye söylemedim ama
Kuş her gece geliyor…
Ferhat AĞAOĞLU
YENİ BİR GÜN
Bu sabah, seninle uyandım İstanbul’a
Yüzünde sonbahar renkleri,
Bakışlarında siyah karanfiller,
Saçlarında rüzgârın getirdikleri vardı…
Yeni bir gün’e merhaba diyen,
Hatır soran bir dost gibiydin
Yılların ötesinden gelen…
Yazdığım, çizdiğim hep sen oldun
Günler, geceler boyunca…
Sevdiğin şiirlere nakşettim güzelliğini,
Resimlerde gizledim gözlerini, adını…
Her gün, yeni bir gün olmalı,
Segâh bir şarkı gibi
Her gün seninle dolmalıydı…
Utangaç, masum bir çocuk gibi
Endişelerin vardı, korkuların da,
Kısa konuşmaları sevmiyordun,
Uzun cümlelerin sevgi ile dolu olduğunu
Birlikte öğrendik gecelerde,
Güzel dileklerle daldık uykulara…
Sevgi sarmalındaydık ikimiz de,
Parmağımızı bile oynatmadık çıkmak adına,
Zamana sığındık paylaştıklarımızla...
Çaresiz değildik, ama beklemeliydik,
Sıkılmış bebek avuçlarındaki sevgiyi,
Ve yeni bir günün getirdiklerini beklemeliydik…
Ferhat AĞAOĞLU
SENSİZLİK…
Sonbahardayız…
Yeşiller kahvelere,
Kızıllar sarılara yol almakta…
Dalların boynu bükük,
Yapraklar yerlerde,
Hüzün var gönüllerde…
Her gün bitiminde,
Akşamlara sığındı sevgimiz
Karanlığı delen kurşun misali,
Üzüm gözlerin vurdu benliğimi,
Ellerim sana doğru uzandı,
Gecenin içindeki siyahları
Tutmak istercesine saçlarından…
Dost sesinde nihavent şarkılar,
Her nağmede sevgi vardı…
Dilimde söyleyemediklerim,
Sessizliğim içimde yankılandı,
Bir bebek ağladı uzaklarda
Rüzgârla savrulan, dağılan,
Düşen yapraklara karıştı sesi..
Sensizlik bu olmalıydı… Evet bu...
Ferhat AĞAOĞLU
KAR MELEKLERİ
Gökyüzü onlarla doldu,
Kar taneleri ile geldiler,
Küçük kanatlı melekler…
Her tane bir melek taşırmış,
Bir tanem öyle dedi,
Öyle dedi yazgımın vazgeçilmezi…
Cennetten kaçmış olmalılar,
Bu yaramaz taneler,
Beni sana götürmek,
Tenine dokunmak için…
Dinlenmek için kıvrımlarını seçiyorlar,
Uzun, siyah saçlarının,
Yanaklarına dokunuyorlar
Tüy yumuşaklığında,
Kirpiklerine takılıyor birkaçı,
Haylaz bir tane dudaklarında eriyor,
Olmayı düşlediğim yerde…
Gökyüzüne dalıyor gözlerim,
İçimi sen kaplıyorsun,
Uçuşan beyazlıklarda,
Melek kanatlarında…
Gün biterken hayalinle,
Her yanımı sarıyor,
Sonsuz beyaz bir perde,
Ve huzura eriyor ruhum
Olmak istediği yerde…
Ferhat AĞAOĞLU
KÜÇÜK BİR DALGA
Büyük bir kaya vardı orada,
Deniz kenarında kendi halinde…
Yorgun yüreği bakışlarına yansımış,
Tuzlu sularla yıkanan yüzü solgun,
Yosun tutmuş tükenen hayalleri,
Sevgiye hasret geceler boyu...
Bu sabah güneşle uyandı güne,
Başka parlıyordu sanki sular,
Küçük kıpırtılar vardı etrafında,
Birden onu gördü çok yakınında,
Küçük beyaz köpüklü bir dalga…
Onun her dokunuşunda içi titredi,
Özlem duyduğu sevgi bu olmalıydı,
Bu kısa anın kaybolmasını istemedi,
Bu dalga yaşamadıklarını getirmişti,
Biraz daha kalsaydı ne olur diye düşündü,
Her güzel şey gibi o da sona erecekti…
Gün, akşama sürüklendi an be an,
Bir esinti aldı götürdü çok uzaklara,
Ufka çöken kızıllıklara karıştı gitti dalga…
Yalnızlık düştü sessizce karanlık sulara,
Hüzün saplandı geceye siyah bir bıçak gibi,
En küçük seste, çırpıntıda irkildi kaya,
O’mu diye dalgaları dinledi defalarca,
Yoktu artık, yazgıya sığındı umarsızca…
Ferhat AĞAOĞLU
SEN UYURKEN…
Akşamsefaları açtı sen uyurken,
Kelebek kanatları örttü üzerini,
Melekler bekledi başucunda,
Sessizlik sardı zamanı bildiğince,
Saatler uykuyu vurduğunda…
Bitmeyen bir dua okundu,
Sevgiye hasret yüreklere…
Bir yaprak düştüğü yeri sevdi,
Usulca süzüldü çimenlere,
Su yavaş aktı yatağında,
Ayaklarının ucunda yürüdü bir kedi,
Kanatlarını usulca çırptı pervane,
Göz kapaklarının ağırlaştığı anda…
Kıyamadılar sükûnetine gecenin
Uykunun en güzel yerinde…
Gün ağarırken siyah kirpiklerinde,
İçinde güneşler doğacak,
İlk saatlerinde sabahın,
Yeni bir şiirin olacak...
Ferhat AĞAOĞLU
GÜL RENGİ
Gül rengi tüle bürünüyordu akşam,
Segâh bir şarkı taşıyordu balkonlardan,
Kapı içlerinde sinmiş yorgun gölgeler,
Suya hasret sardunyalar bekliyordu…
Bir tekir kedi ürküyor adımlarımdan,
Yavaşlıyorum uzaklaşıp gitmesin diye,
Yalnız, çaresiz ve terk edilmiş görünüyor,
Gözlerimiz birleşiyor sevgiye aç bakışlarla…
Çok uzaklarda bir çocuk ağlıyor,
Çıkmaz bir sokak gibi çaresiz sesi…
Nedensiz değil feryadı biliyorum,
Bir elin sıcaklığı değil mi aradığımız?
Bir yürek değil mi karşılıksız çarpan?
Akşamın grileri siyahlara yol alırken,
İçimde çalan şarkı, aklımdaki şiir olmalısın,
Sabaha varmak için sevgini doldur avuçlarıma,
Yalnız gecelere misafir ol esintinle,
Uykularıma gir bir melek gibi elinde çiçeklerle
Ve her sabah aydınlat günümü güneşten önce…
Ferhat AĞAOĞLU
ÜŞÜMÜŞ YILDIZLAR
Gecelerden bir gece,
Üşümüş yıldızların altındayım,
Gittiğim bir yer var sıklıkla,
Adı yalnızlık ve ben de üşüyorum,
Yok olmak istercesine geçmişimde
Bir boşluğa düşüyorum…
Sağır eden sessizliğin sesinde,
Her çağrı yürek dolusu tükeniş,
Her tükeniş sona doğru yolculuk…
Umutlar sönmüş kandiller gibi asılmış
Gök kubbenin tavanında,
Parlayan bir yıldıza dönüyorum,
Sesimi duymuş olmalı boşlukta,
İçimde yanar söner gibi ışıkları,
Yarınlarımı aydınlatıyor, gülümsüyor,
Gün ve gece karışıyor ruhumda,
Zaman duruyor öpülesi gözlerinde,
Samanyolu pırıltıları uçuşuyor saçlarında,
Dudaklarında susmaların gizemi,
Mühürlü bir mektup gibi okuyamadığım…
Karanlığın hükmü sürerken gökyüzünde,
Geceyi sarmalıyor bir duygu buğusu,
Yıldızımın meleği tutuyor ellerimi,
Ürpermemin bir adı olmalı,
Bilemiyorum… Aşk mı, sevgi mi?
Ferhat AĞAOĞLU
İKİ SİYAH NOKTA
İki siyah nokta ile başladı zaman
Yüreğinde sevgi hareleri
Çiçeklerle geldiğinde rüyalarıma…
Yazılmamış sevdalar selam durdu
Duyulmamış ezgiler uçuştu içimde
Uzaklarda bir kandil yandı aşk için
Alevi titredi seni her andığımda
Hapsoldu gölgelerde karamsarlıklar
Bir çiçek açtı gizli kuytularımda
Açılmamış goncalara sindi efsunlu kokun
Alınmamış nefeslerin sebebiydin yazgıda,
Yaşanmamış geleceğin mavi umudu…
Bir gün sona ererken yine sensiz
Gülkurusu akşamlarda saatler seni vurdu…
Ferhat AĞAOĞLU
KUŞLAR HAVALANIR…
Kuşlar havalanır içimdeki bahçede,
Yüzün düşer aklıma aşka dair şiirlerde,
Yazdıklarım kanatlanır, sana uçar
Daha önceleri duymadığın hecelerde…
Görmediğim denizlere yelken açarım,
Rüzgârım olur dalgalanan saçların,
Bazen kaybolurum, çaresiz kalırım,
Sevgin aydınlatır yolumu karanlık gecelerde…
Her gül açtığında kırmızıya tutulurum bir daha,
Çiğ taneleri düşer yüreğime yapraklarından,
Her damlada bir gonca açar gizli yerlerde…
Yazamadığım sözcükler uçuşur aklımda,
Ellerin gibi beyaz ve masum kâğıtlara sinen,
Saklamadığım çocuksu duyguları anlatan…
Sevdalı şarkılar çalar sözleri bizim olan,
Birlikte dinleyemediğimiz nihaventler,
Segâhlar sıralanır kulaklarımızda,
İçimizde bir yerlerde sevgi aydınlanır,
Kör kandilleri siler siyah bakışların
Ve gizli bahçelerde kuşlar havalanır…
Ferhat AĞAOĞLU
BİRİ VAR BU EVDE…
Gizli kapılar açılır yürekte,
Cesaret edilemeyen deyişlerin odalarında…
Bir ışık aydınlatır yalnızlıkları,
Sofalarda bekleyen korkular kaçışır,
Pencereler açılır ardına kadar,
Elime dokunan perdede çiçeklenmiş desenler,
Saçlarında rengârenk kelebekler,
Uçuşurlar doyumsuz bir ahenkle…
Çiçeklerin dansıdır başlayan
Seni beklediğim bu evde,
Güldür çoğu, birazda yasemin,
Balkonlarda kırmızı sardunyalar,
Duvarlara sokulan mor sümbüller,
Dudaklarını kıskanan gelincikler,
Düşlerden gelen bir vals’ı sunarlar
Gün batımına dek bahçelerde…
Her dönüşlerinde yeniden sevdalanırım,
Ayak seslerinde gelişin müjdelenir,
Döner durur çiçekler başım gibi,
En güzel duygular içimde gizlenir…
Eteklerin uçuşur rüzgârında kayıp zamanların,
Sıralanır arzular pembe yapraklarda,
Vals’ın notalarında biri var düşlediğim,
Biri var çok sevdiğim, özlediğim,
Biri var en güzel masal gibi dinlediğim,
Biri var bu evde, canımda gizlediğim…
Ferhat AĞAOĞLU
GELMEYECEKSİN BİLİYORDUM..
Yağmurla geldi ayak seslerin,
Her adımda büyüdün içimde,
Şimdi köşeyi döndün diyordum,
Bitmiyordu yol bir türlü,
Gelmeyeceksin biliyordum…
Buğuların ardında sen vardın,
Penceremde damlalar,
Damlalarda kalp atışların,
Tutunamayıp aktılar bir bir,
Uzun bir yol vardı önlerinde,
Büyük sulara karışmak için
Telaşlarını görüyordum,
Bitmiyordu yol bir türlü,
Gelmeyeceksin biliyordum…
Kapı çalmadı beklediğimce,
Yağmurun hızı arttı içimde,
Sığınmak için saçak aradım,
Yokluğun örttü üzerimi sadece,
Yelkovan yoruldu, akrep küstü,
Zaman dursun diye diliyordum,
Bitmiyordu yol bir türlü,
Gelmeyeceksin biliyordum…
Gözlerim nöbetteydi sevgi için,
İstanbul seni bekledi bulutlu bir günde,
Islandı hayaller köşe başlarında,
Sevdiğimiz bir şarkı düştü dilime,
Bilmediğim sokaklarda yürüyordum,
Bitmiyordu yol bir türlü,
Gelmeyeceksin biliyordum…
Ferhat AĞAOĞLU
BİR CAMİ VE BİR KADIN...
Bir cami çizdim
Eski zamanlarla bezeli...
Başlangıcım, nokta idi,
Sevgi dolu bir nokta...
Nokta, çizgilere,
Çizgiler; desenlere, motiflere ulaştı..
Renkler dans etti kubbelerde,
Işık saçtı tek şerefeli minare,
Rüzgâr ağaçlara usulca dokundu,
Yalnız yüreklere bir dua okundu…
Zaman hızla aktı tuvalde,
Nakış gibi işlendi beyazlıklara
Geçmişten gelen güzellikler...
Gözler yoruldu, ağırlaştı bazen eller,
Ama çizimler devam etti,
Gecelerin içinde sürdü gitti saatlerce…
Resim; inatla, sabırla ilerliyordu,
Sevgi adınaydı her çizgi, her renk,
En son figürler de bir bir yerleşti,
Işık ve gölgeler hasretle birleşti,
Bitiyordu en sonunda bu güzellik…
Kime atfedildiği içinde saklandı.
Adı yüreğimde gizlendi… ve
Bir ağaca nakşedildi, yazıldı…
Sonbaharda tanıdım o’nu..
Üzüm siyahı gözlerle bakan,
Yüreği sevgi dolu bir kadındı...
Ferhat AĞAOĞLU
TUVALİMDE…
Bir kadın çiziyordum tuvalimde,
Gün ışığı gibi sevdalıydı bakışları,
Siyah saçları aklımda dans ediyor,
Gelincikler salınıyordu dudaklarında…
Gül yanakları pembe düşler gibiydi
Dalıp ta çıkmak istemediğim,
Esir alıyordu benliğimi gözleri,
Fırça darbeleri siyahlara tutkulu,
Bense o’na sevdalıydım şiirlerde...
Resim bitmemeliydi tez elden,
Yüzüne daha çok bakmak adına,
Tenine dokunmak için her renkte…
Rengârenk sevgiler var içimde,
Yaşamımın en güzel resmisin,
Huzur dolu akşamlarda kızıllıklar,
Aydınlık sabahlarda mavisin...
Ferhat AĞAOĞLU
GECELERİN RENGİ..
Rengi koyulaşır gecelerin saçlarında
Kimsesizleri barındıran bir kuytu gibi
İçinde umutlarım gezinir sana dair
Yıldızlı bir gökyüzü ararım gözlerinde...
Bitmeyen dilekler yağmura döner
Rüzgârı dinlerim yatarken dizlerinde
Saçlarıma dokunsan beyaz bulutlarla
Yağmur olsan sararmış güzlerimde...
Uçurtmalara kuyruk olsa dilediklerin
Yarınlar can bulsa ak beyaz ellerinde
Dudakların goncalara verse rengini
Dans etse kızıllar açık pembelerde…
Ferhat AĞAOĞLU
HİÇ BİR ZAMAN GELMEDİN Kİ…
Gözlerin koyu renkti sanırım,
Saçların da öyle,
Yüzün bir fotoğraftı sadece
Her gün ezberlediğim…
Düşlerde dokunurdun ellerime,
Sınardın sevgimi bıkmadan,
Lime lime ederdin yaşadıklarımı,
Ve hatta kıskanırdın belli etmeden…
Dudaklarında takılırdı inkârın,
Pembeleşirdi gül yanakların,
Çocuksu yanıma sokulurdun,
Şiirlerde hükmü sürerdi esintinin,
Teninin kokusu sinerdi satırlara,
Sarardın benliğimi, sarmalardın…
Fark etmezdin telaşımı,
Düş bitecek diye koktuğumu,
Bilemezdin gül tanem,
Nasıl çırpındığını yüreğimin,
Bir bebeğin avuçlarındaki sevgiyi
Sunmak için yüreğine...
Zamanın çarkı hızla dönerken,
Nadide anları böldü yelkovan,
Akrep de katıldı bu oyuna,
Gece ile birlikte düş de bitti,
Gölge oldu güzellikler,
Sen de bittin hayallerde,
Gidişini görmedim meleğim,
Hiçbir zaman gelmedin ki…
Ferhat AĞAOĞLU
GELİNCİK TARLALARI…
Zamanı hapset dudaklarında,
Konuşma orda kalayım,
Bir gece ol saç kıvrımlarında
Siyahların hüküm sürdüğü,
Uykulara seninle dalayım…
Gözlerinle anlat yarınları,
El sürmeden çiz resmini aşkın,
Çokça kırmızı sür tuvale,
Rüzgârda sevda ile salınan
Gelincik tarlaları tadında…
Sarılarda hüznü yaşa,
Kahvelerde toprak kokusu,
Yeşillerde baharın ayak sesleri,
Mavilerde sevgi buğusu ol…
Her renkte sevdalan,
Her çizginin sonunda bana gel,
Her noktada dokun yüreğime…
Sonra bir deniz boya dalgalı,
Ufuklarında beyaz bulutlar,
Çırpınışında sensizlik olan…
Bir yelkene yaz mektuplarını,
Neden gelmediğini anlatan
Ve o tekneyi batır sonra
Gelincik kızılı gün batımında,
Okumamalıyım yazdıklarını…
Ferhat AĞAOĞLU
KÜLLER TUTUŞUR...
Küller tutuşur yokluğunda,
Bir daha yanar her ne varsa,
Sürgülenir kapısı gizli bahçelerin,
Bir gül daha solar kuytularda,
Sesi duyulmaz senli şiirlerin…
Kim olduğumu sorgularım,
Sonlarına alıştığım hikâyelerde,
Gittin biliyorum, gerçekti korkularım,
Biliyorum, bir düştü yaşadıklarım
Yaşanmamış zamanlarda yol alan…
Yazgının getirdikleri avuçlarımda,
Elimde neler mi kaldı senden?
Ne yazacağını bilemeyen bir kalem
Ve yazdıkları ile avunan bir şair…
Sabrımın sınandığını biliyorum,
Vazgeçmeye el vermediğimi de…
Siyahı artık daha da çok seviyorum,
Renklere küskün bir palet var elimde,
Bir de zindan karası en siyahından,
Fırça asi, fırça söz dinlemiyor artık,
Bir saçlarına, bir gözlerine sürüyorum,
Bitmeyen bir yol gibi önümde resmin,
İçinde yürüyorum, kayboluyorum…
Ferhat AĞAOĞLU
OLMADIĞIN GECELER...
Olmadığın gecelere bir tül iner
Karanlık ürker siyahlardan
Can acır, göz yorulur yolunda
Uzar gider yalnızlığın gölgesi…
Perdelerim örtülür sensizlikle
Susar içimdeki sevinçler
Yarınları bekler kavuşmak
Bitmek bilmez özleyişler...
Gelişinle yırtılır tüller
Karanlığa düşer kızıl güller
Gözler fer’e, can sana kavuşur
Gölgeler ışıklanır önüm sıra
Perdeleri açılır yüreğimin
Sana koşar sevinçler
Sana koşar her mısra
Ferhat AĞAOĞLU
İÇİNDEKİLER
sayfa
1. ŞİİRLER
2. RAYLARIN GÜRÜLTÜSÜ
3. YAĞMURLA GEL
4. DÜN AKŞAMÜSTÜ
5. HÜZÜN
6. ORADA OLDUĞUNU BİLMEK
7. GÜN SUYA VARDI
8. ÇIKMAZ SOKAKLAR
9. SİYAH KARANFİL
10. DAR ZAMANLAR
11. İÇİLMEMİŞ BARDAKLAR
12. GÜL VE TUN
13. YALNIZLIĞIN DİLİ
14. KUŞKANATLARI
15. YENİ BİR GÜN
16. SENSİZLİK
17. KAR MELEKLERİ
18. KÜÇÜK BİR DALGA
19. SEN UYURKEN
20. GÜL RENGİ
21. ÜŞÜMÜŞ YILDIZLAR
22. İKİ SİYAH NOKTA
23. KUŞLAR HAVALANIR
24. BİRİ VAR BU EVDE
25. GELMEYECEKSİN BİLİYORDUM
26. BİR CAMİ VE BİR KADIN
27. TUVALİMDE
28. GECELERİN RENGİ
29. HİÇ BİR ZAMAN GELMEDİN Kİ
30. GELİNCİK TARLALARI
31. KÜLLER TUTUŞUR
32. OLMADIĞIN GECELER
33. İÇİNDEKİLER